2 Aralık 2015 Çarşamba

Geç Kalınmış Bir "November Rain" Yazısı

Rüyalar insan hayatının birer aynasıdır aslında.Bizim aklımızın en derinlerinde olanlarını bize gösterir.Ve en önemlisi bizi görmek istediklerimiz insanlarla bir araya getirir.Rüyalarda kilometrelerin önemi yoktur.Görmek istediğin kişiyi nerede görmek istiyorsan özlediysen gözlerini kapattığına onunla buluşmaya gidersin.İnsan güçsüz olduğu zamanlarda mı rüyaları bu kadar çok etkiler ?Gerçi özlemini duyacağın kimse yoksa sevdiklerin yanındaysa veya sevdiğin insan yoksa rüyalar neden rüya olarak kalsın ? 
Sahi O geniş caddelerin,gezilen yerlerin,oturulan yerlerin anısı hala orada duruyor mudur.Bence daha önce söyledim mi bilmiyorum ama her bir mekanın ruhu var bir canlılığı var sen sevdiğin bir kişiyle x mekanında çok güzel vakit geçiriyorsan.Mesela o mekan bir ağaç altıysa o ağaç bir sırdaş gibi o anıyı saklayacaktır.Nitekim oturulan sandalyeler dirseklerin ve bardakların konulduğu masalar her zaman o kişiyi o konuşmaları bir sırdaş gibi sonsuza kadar saklayacak. 
Konuşulan konular orada kalacak belki yıllar sonra oraya gittiğinde iyice kulağını verirsen konuşulan şeyleri yeniden duyabilirsin...

13 Kasım 2015 Cuma

Doğum Günün Kutlu Olsun

Bizler hayat nehirinin içinde savrulup giden kağıttan gemiler olarak yolumuza bata çıka devam ediyoruz.Biriktirdiğimiz anılar bir süre sonra üzerimizde yük olmaya başlıyor sanki bir anlamda batmamıza neden oluyorlarmış gibi.Sahi ne yapmak gerek hepsini çıkartıp atmalı mı üzerimizden?24 seneyi geride bugün bırakırken sanırım bazı anıları üzerimizden atmamız gerekecek ki yola devam edelim.Ve hayatı bana verdiği eğitim hala bitmedi devam ediyor son gazda.Hatırlar mısın bir rapçinin şarkısı vardı  "kötü insanları tanıma senesi"  diye evet anladım ki aslında o sene hayatımızdaki her bir seneyi kapsıyormuş.Hayal kırıklıklarının yaşandığı bu zalim hayatta insanların tanrı diye kendilerini kandırıp güçsüzlüklerini belli ettikleri bu hayatta biz bir şeylere tutunup hayatlarımıza devam edebilmeliyiz.Zira eğer o tutunduğumuz şeyler sağlam olmazsa düşmemiz muhtemeldir.Peki günümüz insanları neye tutunuyor ?Cinsellik,futbol,siyaset,müzik,din... Sahi senin tutunduğun dalın ne?

https://www.youtube.com/watch?v=RUoQd6tVfmw


Doğum Günün Kutlu Olsun Tunç.

25 Nisan 2015 Cumartesi

Bir dönem bitti hayatımda.Acısıyla tatlısıyla tam 9 ay önce bugün başlanılan bir dönem bitti.Eskiden tarih kitaplarında osmanlı'nın yükselişi için çöküşü için belli tarihler verirlerdi ama o zamanki insanlar bilmiyorlardı aslında bir dönemin bittiğini.Ama şimdi hayatımda belki hiç bitmeyeceğini sandığım bir dönem yavaş yavaş tarihe karışmaya başladı sence iyi anılar biriktirdik mi?Bence çok fazlasıyla güzel anılardı benim için.Ama artık yine yollar gözüktü bana uzun yollar.Geçen sene yaralı olarak çıktığım yoldan geriye dönüşte zafer edası takınmış bir komutan gibiydim.Şimdi yine yaralar aldım yine acılar birikti.İçime sığamaz oldu.Ama hayat devam ediyor.Acılar var içimizde acılarla büyüyoruz...


18 Şubat 2015 Çarşamba

Tarihi Kervansaray Oteli

İnsan mutlu olduğunu mutlu anlarında fark eder mi?Hiç sanmıyorum.Evet uzun zaman sonra gerçekten çok mutluydum.Bunun daha yeni farkına varabildim.Herneyse.Çünkü o yanımdaydı.Sanki aradan geçen aylar sinemadaki bir filmin 10 dakikalık arası gibiydi.O kadar yolu aşıp gelmesiyle, anıların gözümde canlandığını hissettim.Evet benim için o Berlin,Prag'ın bir parçasaydı ancak buraya geldikten sonra nice acılar,mutluluklar yaşadığım bu sokakları elele beraber geçtikten sonra an anladım ki o gerçekti ve hoş bir anı olmayı hak edecek kadar kolay vazgeçmeyeceğim bir saplantım oluvermişti.Oysa ki dünyayı küçülten aşkımız bence her şeye göğüs gerebilecek düzeydeydi. (Hala da öyle olduğunu düşünüyorum) Yollarda geçirdiğimiz o vakitler,şehirler arası  otobüs yolcuklarında o koltuklarda uyuyuşumuz egenin manzarası beraber izleyişimiz onda da aynı duyguları uyandırdığına adım gibi emindim.O kilometrelerce ötede bir ülkeyi keşfederken ben kendimi keşfediyordum aslında.Sanki havalar onun gelişini karşılar gibi bahar günlerini hatırlatır düzeydeydi. Gelişiyle beraber baharı da getirmişti hayal kırıklıklarının başkentine.O minik gözleri arasından bana yansıyan sevgi dolu bakışları dış dünyadan korkan bir çocuk gibi elini sıkı sıkıya tutarak cevaplıyordum. Sinemada gerilim sahnelerinde korkarak ekrana bakamayıp bana sarıldığı zamanlarda kafasını göğsümde hissederken burnumla saçını koklar sanki onsuz günlerim için hazırlık yapardım.Paylaştığımız yemeklerimizin aslında paylaştığımız aşktan bir farkı yoktu.Çanakkale'de kaldığımız tarihi otelin kokusu bizi daha önce buradaki yaşanmışlıkları aynı anda düşündürdüğüne bahse bile girerim.Pamukkale'nin harika köyünde kaldığımız otelde abur cubur ve film izlerken uykuya dalmamız ve bana duyduğu güvenin bende yarattığı tarifsiz mutluluğu şu anda kalbimde aynı sıcaklığı koruyor.Ne kadar sonra fark etsem de .Evet Orhan Pamuk'un kitapta dediği gibi hayatta bazı insanlar mutlu bazıları mutsuz diğerleri ortada gidip gelmekte.Sanırım kendimi 2. defa "mutlu" insanlar kategorisinde sınıflandırabiliyorum ve yine aynı kişiyle...