Hayatımda bazı şeyleri değiştirmeye karar verdim.Bundan tabi ki senin haberin yok.Mesela sigarayı bırakacağım evet evet sigarayı bırakacağım kendime çeki düzen vereceğim.En son 49 saat 33 dakika önce seni gördüm.Tam yukarı çıkacağım anda üstelik pek kullanmadığım o yolu sınıfa çıkacak olan merdivenlere yöneldiğim anda kafamı kaldırdım ve gördüm.Jah,god,allah,yehuda,zeus,hubel,amon hangisi yarattyısa seni bahse girerim ki ruhundan ve kendinden bir parça ile yaratmış seni.Pencereden içeri giren güneşle gözümü aldın.Ama bakamadım hani krallarının gözünün içine bakamaz ya köleler aynen öyle bakamadım sana.Ey Gökyüzü krallığının kraliçesi belki üç bininci defa hayran bıraktın kendini bana.Yine en doğal yani en güzel halinle.Ve yine telefonla konuşuyordun.Gülümsüyordun.Kimle konuştuğunu tahmin ettim ve yine bir bıçak saplandı sırtıma kanlar içeri doğru aktı gözyaşlarımla beraber.Belli etmedim ama.Benim için öyle süpriz olmuştu ki görmeyi bile ummuyordum seni.Yukarı çıktık sınıfa girdim bir ucuna oturdun.Ve sınav olduğunu bile unutmuştum.Kağıtlar önüme gelince hatırladım.O sırada sen önündeki kağıda hocanın söylediği soruları yazarken o kadar güzeldin ki saçların hafif öne düşmüş her bir teli bana el sallıyordu sanki.Üzerindeki sade ve beyaz t-shirt sanki yeryüzünde bir meleğin yansıması gibiydi.Meleklere inanmama rağmen.Ve o yüz.Bu yüz hangi Yunan tanrıçasının heykelinin gövdesinden alınıp bin özenle bu şekle sokulmuş boynun üzerine konulmuştu?Eski yunanlılar heykellerini boyarlar ve yaldızlarlarmış bu da henüz boyanmış,henüz yaldızlanmış henüz bir heykeltraşın elinden çıkmış ve zamanın cefasını hiç görmemiş,sanat eserine bir mermere benziyor.
Sınav kağıdımı bitirip bunları düşündüğüm sırada dakikaların birbirini kovalamasını unutmuştum.Ve nihayete eren zaman düşüncelerimin önüne set çekti.Sınav bitti.Sınav sonrası kapının önünde arkadaşımla konuşurken bile bir kaç metre ötende düşüncelerim beynimden fışkırıyordu.Duygularım ise kalbimden.Sen o kediyi sevdiğin anda o ellerini saatlerce avucumun içinde izlemek istediğim ellerinle kediyi sevince ruhumun bedenimden ayrılıp kedinin bedeninde hayat bulmasını istedim.Elinin sıcaklığını sadece 1 kere olsun hissetmek için.Ve bilindik son oldu sen kalktın ve gittin her merdiven basamağından aşağı attığın adım yüreğimden kopup giden bir parça oldu son ana kadar izledim seni 1 saniye daha görmek için belki durup ceplerini karıştırırsın veya kafanı kaldırır ve göz göze geliriz umuduyla ama sen gittin...
29 Haziran 2014 Pazar
24 Haziran 2014 Salı
Bunları yazarken uyku gözlerimden yaş gibi akıyor.Gecenin en kör saatleri bıçak gibi uykularımı kesiyor.Son zamanlarda seni düşünmemi sağlayan en güzel şarkı Joshua Kadison-Jessie ama ben şarkının sözlerini birazcık değiştirdim :) Şarkıda Jessie isimli bir kadına sesleniyor o jessie yerine senin o kullandığın diğer ismi koydum hani 4 harfli olan. İnanır mısın tam uydu hatta arkadaşımdan bu şarkıyı gitarda çalmasını bile söyledim üzerine benim tasarladığım şekilde yeni sözlerini söyleyeceğim. Tamam çok orjinal olmadı ama yüzünde gülümsemeye neden olabileceğini hayal ediyorum ve bu bana yetiyor.En azından o inci tanesi olan dişlerinin bir kaç tanesi gözlerimi kamaştırsa yeter. Tuncel Kurtizle vedalaştığım yerdeydim bugün. Sertap Erener'in konserinin yanı başındaydık.O şarkıyı söyledi unutursun için yana yana.Herkesin son zamanlarda benim için kullandığı şu malum kelime.Unutursun ama devamını kimse söylemiyor şarkıda söylediği gibi için yana yana.Ama unutmayacağım bunun bana zarar vereceğini söylüyorlar.Versin bu kadar masum bir duygu ne kadar zarar verebilir veya şöyle söylemeliyim içinde senin olduğun herhangi bir şey nasıl zarar verebilir.Sen varsan bir duygunun içinde o duygu zaten tanrıya iman gibidir.Sorgusuz sualsiz güzeldir.Eğer bir binada sen varsan o bina dünyanın en güzel en estetik binasıdır.Senin yazdığın bir yazı tartışmasız dünyanın görüp görebileceği en şairane duygularıyla yazılmış en edebi yazıdır.Eğer sen varsan güzeldir .Güzel olması için herhangi bir "şey"in içinde senin olman yeterli.Yüzünde hiç görmediğim diyarların güzellikleri var.Bir çöl bedevisinin amazon ormanlarını görmesi gibi.Sarıdan yeşile.Afrikalı aç bir çocuğun kendini bir şeker dükkanında sanması gibi.Tıpkı benim senin yanında olduğumun hayalini kurmam gibi.
20 Haziran 2014 Cuma
Özlemek Meselesi
Neşet Ertaş sever misin?Hani diyor ya "gönlüm hep seni arıyor neredesin sen?" Ne yapıyorsun?Hiç haber alamamak.Ya bu duygu nedir?Bu işkence neden bana reva görüldü?Bu kadar kötü birisi miyim ben böyle senden uzakta bilinmezlikler içinde yanıyorum.Ne kadar isterdim şu yazıları okumanı biliyor musun.Satır satır her kelimesinde senin gözlerinin güzelliği samimiyeti var.Zor ama özlemek zor.Evim mezarlığa bakıyor eski bir ermeni mezarlığına sanırım ruhum şekillendirdi ve o mezarlık ruhumun bir parçası oldu.Orada yatanlardan bir farkım yok.Gel çıkar beni buradan.Beraber denizleri geçelim yürüyelim elele liseli aşıklar gibi o heyecanla ellerimiz terlesin.Gidelim son kalan paramızı birleştirip şarap alalım...Aynı şarkıları söyleyip aynı denize bakalım denizin o bittiği çizgiye gitmeyi hayal edelim uzaklardaki gemilerde olmayı ve bir sonraki durakta nerelere uğrayacağımızı düşünelim.Sen anlat ben dinleyeyim ah saatlerce günlerce konuşmanı arada gülücüklerine süsle ki o gülüşün yansısın denizin üstüne insanlar aydınlansın ışığında.Isıtsın soğuk insanların içini gün gibi doğsun.Gel nolur gel.Konu sen olunca o kadar güçsüzüm ki.Yok mecalim bir şey yapmaya bunları yazmaktan başka ve bir gün okuyacağını ümit etmekten...
15 Haziran 2014 Pazar
Acılar Birden Biter Mi?
Artık bir kaç saat kaldı okulda geçireceğimiz.Bir kaç sınav saati sadece.Belki hiç göremeyeceğim seni.Sonra uzun bir ayrılık.Ayrılık tek başına olur mu?Ayrılık demek 2 kişilik bir duygu değil midir?Hayır değil.Aşkın 2 kişilik olmadığı gibi ayrılık da değil.Peki hatırlamak?Benim için bir ibadet olacak seni hatırlamak.Günahlarımdan arınıyorum,dertlerimi unutuyorum.Seni düşünmek şarkılarda,filmlerde yine hatırlamak.
Seni unutmamı istiyorlar.Düşünmememi başkasının elini tutmamı istiyorlar.Ölüm döşeğinde olan bir hastaya reçeteler yazıyorlar.Ben bu hastalığa düştüğümden beri her gün ölümü bekliyorum hasta yatağımda.Reçete,ilaç istemem artık ölünün ölümü beklediği gibi Tanrısına ulaşmak istediği gibi sana ulaşmak istiyorum.Daha dün kule dibinde şarkılar söylerken.Yanıma gelen o evsiz adamın dediği sözler hala kulağımda sanki doğaüstü bir şekilde yanıma gönderildi ve senden bahsetti durup dururken.
"-Bekleme gelmeyecek."
Ve sonra üstüne çalmamızı istediği şarkı https://www.youtube.com/watch?v=T0aIDtAckBg
Hep beraber eşlik ettik.Her şeyini kaybetmiş ucuz şarabını içerken sözlere eşlik ederken adamın o güzel gözlerinde bana gülümsüyordun.Hiç yapmadığın bir şey evet gülümsedin bana. Bir bebek özleminde seni aramak var ya bu hep böyle gider mi?
Seni unutmamı istiyorlar.Düşünmememi başkasının elini tutmamı istiyorlar.Ölüm döşeğinde olan bir hastaya reçeteler yazıyorlar.Ben bu hastalığa düştüğümden beri her gün ölümü bekliyorum hasta yatağımda.Reçete,ilaç istemem artık ölünün ölümü beklediği gibi Tanrısına ulaşmak istediği gibi sana ulaşmak istiyorum.Daha dün kule dibinde şarkılar söylerken.Yanıma gelen o evsiz adamın dediği sözler hala kulağımda sanki doğaüstü bir şekilde yanıma gönderildi ve senden bahsetti durup dururken.
"-Bekleme gelmeyecek."
Ve sonra üstüne çalmamızı istediği şarkı https://www.youtube.com/watch?v=T0aIDtAckBg
Hep beraber eşlik ettik.Her şeyini kaybetmiş ucuz şarabını içerken sözlere eşlik ederken adamın o güzel gözlerinde bana gülümsüyordun.Hiç yapmadığın bir şey evet gülümsedin bana. Bir bebek özleminde seni aramak var ya bu hep böyle gider mi?
13 Haziran 2014 Cuma
Saçlarına İyi Bak
Yine andık seni bir kaç saat evvel dostumla.Konuşurken boğaza karşı ayın ışığı boğazın üzerinde adeta bir koridor yapmıştı Üsküdar'a uzanan.İşte buna mehtap diyorlar sanırım o koridorun sonunda senin olduğunu hayal ettim saadete giden bir koridor.Senden uzakta bilinmezlik cehennem gibi ateşler sarıyor bedenimi.Yanıyorum. Sağıma baktım tüm yaşanmışlıklarıyla Topkapı sarayı duruyordu.Nice aşklara,ihtiraslara,acılara,gözyaşlarına tanık olmuş bir saray bir İstanbul.İstanbul sensin artık.Diğer tarafta boğaziçi köprüsü.Tramvayın sesi karşıya geçen feribotların motorlarının sesi evet senin iyi bildiğin bir yer Kabataş...Kaç kere yürüdün o kaldırımlarda kaç milyon kişi geçti o yollardan ama senin kokunu duyabiliyordum daha önce hiç duymama rağmen.Kadere isyan ediyorum.Ne yaparsın şimdi?Gittin mi evine?Ah hiç bir zaman feth edemeyeceğim kalbin nerede atıyor?O güzel gözlerin nereye bakıyor şu anda?Bu yaz nasıl geçecek?
Saçlarına iyi bak olur mu?O güzel ellerine de öyle bulutlar kadar beyaz olan Tanrının özenle işlediği ve şekle soktuğu o parmaklarını sakın yorma.Sadece o saçlar ve parmaklar bile Tanrının varlığına işarettir.Sanki kendi varlığını senin üzerinden ispatlar gibi.Mutlu ol.Acı çekme.Ne kadar acıların olgunlaştırdığını düşünsem de sen çekme acıları,dertleri,sıkıntıları.Bilmesen de ben sabahları ışığınla aydınlanıyor odam günüm.Senin sabahlarında da uyandığın yerlerde kelebekler olsun ki güzel günün habercileri olsun güneş ışıkları odandan eksik olmasın ki aydınlansın bütün günün.Umutlar olsun yarınlara uzanan o mehtap gibi.Yarınlarda hiç olmayacak "biz" olalım acısız diyarlarda.Uzanalım kumsallarda yarınları acıları düşünmeden uzaklarda olalım dilini hiç bilmediğimiz insanların arasında sadece aramızda aşk dilini konuşalım.Hiç susmadan...
Saçlarına iyi bak olur mu?O güzel ellerine de öyle bulutlar kadar beyaz olan Tanrının özenle işlediği ve şekle soktuğu o parmaklarını sakın yorma.Sadece o saçlar ve parmaklar bile Tanrının varlığına işarettir.Sanki kendi varlığını senin üzerinden ispatlar gibi.Mutlu ol.Acı çekme.Ne kadar acıların olgunlaştırdığını düşünsem de sen çekme acıları,dertleri,sıkıntıları.Bilmesen de ben sabahları ışığınla aydınlanıyor odam günüm.Senin sabahlarında da uyandığın yerlerde kelebekler olsun ki güzel günün habercileri olsun güneş ışıkları odandan eksik olmasın ki aydınlansın bütün günün.Umutlar olsun yarınlara uzanan o mehtap gibi.Yarınlarda hiç olmayacak "biz" olalım acısız diyarlarda.Uzanalım kumsallarda yarınları acıları düşünmeden uzaklarda olalım dilini hiç bilmediğimiz insanların arasında sadece aramızda aşk dilini konuşalım.Hiç susmadan...
10 Haziran 2014 Salı
Adressiz mektuplar
Son virajlardayım.Artık yavaş yavaş yolun sonuna geliyoruz.Ne olacak dersin?Bilmiyorum ama bütün bunlar bittiğinde çok uzağa gideceğim.Ruhen ve bedenen gerçekten yoruldum.Ama kalp yorgunluğu hepsinden ağır.En son dün gördüm seni yine onca heyecan arasında donup kaldım sana saçların ne yapmıştın öyle hayalet filmini izledin mi?orada ki demi moore gibi ama daha asil daha güzel ey yeryüzüne düşmüş melek sen nereden geldin de bu aciz kulunu kendine esir ettin.bir daha ne zaman görürüm bilinmez.Belki de bir kere daha göreceğim hızlıca sonrası Eylül... Doğanın uyumadan önceki süt saatleri.
Son gördüğümde yine ciddiydin.Yine kimseyle konuşmuyordun.Dünkü sınavda aynı notu almamızda mı tesadüf sence bilmiyorum demiştim ya saçma sapan şeylere anlam yükler oldum.Yazın nereye gideceksin?Hangi toprakları şereflendireceksin gül yüzünle.Ayvalık mı?Yazmışsın ya başkadır diye.Yazmak derken neden yazmıyorsun artık neden marum bırakıyorsun o zalim ilhamını mı aldı götürdü yoksa seni monoton ve sığı dünyasına mı mahkum etti.Sen bağlandın ona.İstanbul...Hayal kırıklıklarımın başkenti...Bende terkedeceğim uzaklara gideceğim çok uzaklara ama kalbimde seni taşıyacağım tıpkı kendi benliğimi taşıdığım gibi kalbimin attığı her tren garında her sokakta her pub köşesinde sende benim kalbimle beraber atacaksın.İsmini söyleyerek nefes alacağım.Müslümanların tanrılarına şükrettikleri gibi onu andıkları gibi anacağım seni.Hristiyanların taşıdıkları haç gibi taşıyacağım seni.Hissedeceğim ruhumda.Hiç tekrar gelmesem bile buralara bir denizcinin pusulasına sarılması gibi sarılacağım hayaline.
Son gördüğümde yine ciddiydin.Yine kimseyle konuşmuyordun.Dünkü sınavda aynı notu almamızda mı tesadüf sence bilmiyorum demiştim ya saçma sapan şeylere anlam yükler oldum.Yazın nereye gideceksin?Hangi toprakları şereflendireceksin gül yüzünle.Ayvalık mı?Yazmışsın ya başkadır diye.Yazmak derken neden yazmıyorsun artık neden marum bırakıyorsun o zalim ilhamını mı aldı götürdü yoksa seni monoton ve sığı dünyasına mı mahkum etti.Sen bağlandın ona.İstanbul...Hayal kırıklıklarımın başkenti...Bende terkedeceğim uzaklara gideceğim çok uzaklara ama kalbimde seni taşıyacağım tıpkı kendi benliğimi taşıdığım gibi kalbimin attığı her tren garında her sokakta her pub köşesinde sende benim kalbimle beraber atacaksın.İsmini söyleyerek nefes alacağım.Müslümanların tanrılarına şükrettikleri gibi onu andıkları gibi anacağım seni.Hristiyanların taşıdıkları haç gibi taşıyacağım seni.Hissedeceğim ruhumda.Hiç tekrar gelmesem bile buralara bir denizcinin pusulasına sarılması gibi sarılacağım hayaline.
6 Haziran 2014 Cuma
Beşinci günün şafağında doğuya bakın...
Önemli bir ay demiştik dostlar.Umutlu olduğum bir ay.Ama çok kötü bir başlangıç yaptım.Umutlar bitmedi daha sürüyor.Belki de umutlarımızı kaybetmemiz asıl özgürlüğümüz.Ben artık uyumak istiyorum dostlar bebekler gibi deliksiz.O uyku haplarından istiyorum anti-depresanlardan istiyorum.Suratım her geçen pörsümüş meyvelere dönüyor ve aynalar yine bana düşman oluyordu.Bu kadar stresle umutlarımın çarpışması sonucu ama kim galip çıkacaktı.Bedenim bir bir çok top mermisi isabet etmiş bir kaleye dönmüştü.Eski Bizans surları gibi.Stres,dertler,cefa ordusu toplanmış kapılarımdan içeri girmeye çalışıyor.Son gücümle artık savunma savunma.Ne olursa olsun son ana kadar DİRENİŞ!
Bilmiyorum ya ben tek bir şey istiyorum uyumak uyumak.Ya da onları gönderip sonsuza kadar yaşamak istiyorum ama kitapta geçtiği gibi "sonsuza kadar yaşamak istiyorsan ölmek zorundasın." Neden olmasın ? Kim istemez ki
Bilmiyorum ya ben tek bir şey istiyorum uyumak uyumak.Ya da onları gönderip sonsuza kadar yaşamak istiyorum ama kitapta geçtiği gibi "sonsuza kadar yaşamak istiyorsan ölmek zorundasın." Neden olmasın ? Kim istemez ki
3 Haziran 2014 Salı
Yine Sana Dair
Geçenlerde Nazım Hikmetle ilgili afişe bakarken gördüm seni.İlk defa bu kadar dikkatini vermiştin bir şeye.Nazım'ı seven ne kadar zalim olabilir?Biliyorum değilsin.Aşkı ve devrimi başka kim bu adam kadar güzel anlatabilir..Büyük ustayı ölüm yıldönümünde anıyoruz.
"Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste
Ve yaşım kırkı geçmiş iken..."
"Ne güzel şey hatırlamak seni:
Ölüm ve zafer haberleri içinden,
Hapiste
Ve yaşım kırkı geçmiş iken..."
1 Haziran 2014 Pazar
Acı Vaktinde
Hayatımın en önemli aylarından birisine giriyorum.Bundan senin haberin var mı?Tabi ki yok.O kadar kötü birisi miyim ya gerçekten bu acıları çekecek kadar kötü birisi miyim?O gün kapıda yüz yüze geldiğimizde surat ifadenden akan soğuklukla mayıs ayında ocak günlerini yaşattın.Üstelik bu soğukluğu hak edecek hiçbir şey yapmadım.Salakça bir iki adımım oldu ama o soğuk havada buz kestim...Sen kuşlara ağlayan karıncalarla üzülen sevdiğine yaptığın bu zulüm yetmez mi?Yaz geliyor.Kaçıncı yazdır bu bilir misin dünyada.Yine insanlar şehirleri terk edecek yine çocuklar yazlık yerlerde birbirlerine aşık olacaklar yine sen memleketine döneceksin.Belki de onunla beraber olacaksın 3 ay boyunca.Nasıl dayanırım bunun hayaline ya o fotoğraflar?Bazı insanlar vardır onların umutları da yoktur hayalleri de.Benim de bir zamanlar vardı hiç olmayacak "biz"e dair hayallerim.Hepsini o soğuk fırtınan dağıttı.Taşıyamadım o güzel,masum hayalleri.Dostlarıma anlattım beraber ağladık.Her şişe dibinde sana olan umutlarım da bitti.
O büyük amfide kendini beğenmiş profesör "Aşıkların asıl derdi zulüm görmeleri değildir,kendilerinin sevgili tarafından yok sayılmasıdır.Eğer zulüm ediyorsa sevgili en azından aşıkla ilgileniyordur.Aşıklar bununla bile huzur bulabilir."cümlelerini dinlediğin sırada ben 3 sıra arkanda o güzel saçlarınla hasret gideriyordum.Derste geldim yanına oturdum,saçlarınla oynadım omuzuna yattım ama bundan yine senin haberin olmadı..Hayallerimi fısıldadım kulağına.Duydun mu onları?Döndün ve güldün bana gözlerin hafif kısılmıştı ve kıpkırmızı makyajsız dudaklarının bembeyaz yanaklarınla buluştuğu yerde kırmızı ve beyazın dansı vardı.Ah o saçların yukarıdan bu buluşmaya alkış tutuyordu.Sonra rüyadan kalktım ve yine yakınlarında simsiyah bulutlar geziyordu.Acı çektim.Yine kalbime prangalar vurdum.
Peki Ya sen acı çekmekten başka n'ediyorsun?
O büyük amfide kendini beğenmiş profesör "Aşıkların asıl derdi zulüm görmeleri değildir,kendilerinin sevgili tarafından yok sayılmasıdır.Eğer zulüm ediyorsa sevgili en azından aşıkla ilgileniyordur.Aşıklar bununla bile huzur bulabilir."cümlelerini dinlediğin sırada ben 3 sıra arkanda o güzel saçlarınla hasret gideriyordum.Derste geldim yanına oturdum,saçlarınla oynadım omuzuna yattım ama bundan yine senin haberin olmadı..Hayallerimi fısıldadım kulağına.Duydun mu onları?Döndün ve güldün bana gözlerin hafif kısılmıştı ve kıpkırmızı makyajsız dudaklarının bembeyaz yanaklarınla buluştuğu yerde kırmızı ve beyazın dansı vardı.Ah o saçların yukarıdan bu buluşmaya alkış tutuyordu.Sonra rüyadan kalktım ve yine yakınlarında simsiyah bulutlar geziyordu.Acı çektim.Yine kalbime prangalar vurdum.
Peki Ya sen acı çekmekten başka n'ediyorsun?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)