23 Mayıs 2014 Cuma

Geç kalınmış bir Amsterdam yazısı

Uçağa bindiğimde heyecanın yanında merak da vardı.Amsterdam diyordum kendi kendime özgürlüklerin şehri.Yolda THY'nın getirdiği yemeği bile mideme indirirken aslında aç olmadığımı sadece ilkokulda matematik sınavları öncesinde yaşadığım tarzda bir heyecan vardı.Arkadaşım bana göre nispeten daha rahat dursa da onun içinde ne fırtınalar koptuğunu biliyordum.Uçak dağlardan ufacık köylerin üzerinden geçerken sanki hala Türkiyedeymişiz hissi vardı.Ama kim bilir o köy belki de Romanya'nın bir köyüydü. Neyse sonra bir baktık düzenli evler,tarlalar,harika bir şehirleşme Hollanda'da olduğumuzu anlamıştık.Uçak indiğinde içimizde artık tamamen heyecan vardı.Ne yapacağımızı bilmeden diğer Türkleri takip ettik ve pasaport kontrol noktasında asık yüzlü bir polisin bize kısa süreli sorgusundan sonra işte Amsterdam . Hava alanında çantalarımızı aldıktan sonra ilk gördüğüm yerleri temizleyen kulağında kulaklıkla gezen bir siyahi adam olmuştu.Aynı amerikan filmlerindeki gibi.Harıl harıl bilet aradıktan sonra sonunda bir makineden biletimizi aldık şehrin merkezine doğru yola koyulduk.Ama ilk defa gideceklere tavsiyem metronun girişinde turnikeler yok.Bilet almadan da gidebilirsiniz ama içeride bazen bilet kontrolü oluyormuş.Eğer denk gelirseniz cezası büyükmüş.Neyse şehir merkezine girer girmez yüzünüze çok farklı hoş bir koku vuracak alışın o kokuya :) . Amacım bir hostele sırt çantamızı attıktan sonra herhangi bir coffee shop'u ziyaret etmekti.Saatlerce aradıktan sonra sonunda bir tane bulduk.Hangisine gitsek aynı cevap "Boş yerimiz yok." 8 kişilik bir odaydı kalacağımız yer gittiğimizde boştu.Çantaları bıraktık annemin İstanbulda hazırlamış olduğu sandviçleri mideye indirdikten sonra şehrin meşhur meydanı dom meydanına gittik oradan sonra yavaş yavaş şehri keşfetmeye başladık.Meşhur Red Light,Coffee Shoplarla ilk gittiğinizde kültür şoku yaşamanız çok doğal.Bambaşka bir dünya şehrin üstüne sinen esrar kokusu çok yoğun.Ama rahatlamak için bir tanesini ziyaret edebilirsiniz :).Biz Aroza Hostelde kalmıştık ona yakın bir yer vardı space kek'i gerçekten çok kaliteliydi.Ama açken yemeye kalkmayın.İlk ziyaret ettiğimiz yerlerden birisi Bulldogg coffee shop olmuştu :) Oradan farklı farklı eğlence yerlerine gittik dünyanın farklı farklı köşelerinden gelmiş insanlarla tanışmıştık.Ertesi gün madam tussaud müzesini ziyaret ettik.Kapıda çok uzun bir sıra vardı ama bekledik gerçekten harika içeride
Leninden Jennifer Lopez'e kadar herkesle fotoğraf çektirdik burayı listeye ekleseniz iyi olur.Amsterdam tavsiye edilir ama dikkat edilmesi gereken  bir yer olduğu aşikar.Şehirde gezerken bir çok siyahi size kaş göz yapacak.Hiç şaşırmayın size asılmıyorlar sadece extacy ve kokain satıyorlar.Ülkede sadece esrar yasal ama bunlara ulaşmak da çok kolay.Ertesi gün öğleden sonra Köln'e geçecektik.Ama gitmeden son kez bir coffee shop'a uğrayayım dedim.Aramızda hüzünlü bir vedalaşma oldu ve ben Amsterdam'a tekrar geleceğime dair söz vererek arkada bıraktım.Bu arada unutmadan hediyelik eşya konusunda çok zengin bir şehir.Bileklik,anahtarlık,t-shirtler,yolculuk için yasal esrarlı kurabiyeler,çaylar,şekerler.Ama zengin olduğu o kadar da pahalı o yüzden maddi durumunuzu iyi ayarlamanız gerekiyor.Tek ucuz olan şey çikolata ve alkol.Ama gençken mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir şehir. :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder